Işıkla Yolculuk
Kalbinin Sesini Dinle
Bakmak, gökyüzüne çok sıradan,
Hissetmek, gökyüzünü çok modern,
Anlamak, gökyüzünü çok derin.
Her sabah başka, her akşam bambaşka...
Sabah uyanınca aynı yerden doğan güneş bile her mevsimde bir başka güzel.
Bulutlar mı dünyanın döndüğünün ve sen yerinde otursan bile sürekli bir yerlerde bir şeyler yaşandığının habercisi.
Kuşlar ise bedensel varlığı hatırlatan duyularının hatırlatıcısı.
Akşam da gün içerisinde bir çok şey yaşayan insanın eve geldiğini duyuran bir borazan gibi ışıklarını sergileyen ve insanın iki hayatının olduğunu inatla anlatmaya çalışan bir çocuk gibi.
Tüm bunları gökyüzünün anlatması ne garip. Oysa ki her sabah, öğlen, akşam yani günün her saatinde baktığımız hatta çoğu zaman umursamadığımız bir gökyüzü. Hani derler ya "her yeni gün yeni umut", aslında anlatılmak istenen 1 gün içerisinde ne kadar çok şeyin değişebileceği çünkü zaten gökyüzü de öyle. Her an her saniye farklı. İnsan bulutlardan şekil çıkarabiliyor da, güneşi sadece vücudunu ıssıttığı kadar hissedebiliyor.
Güneş yoksa umut da mı yok öyleyse?
Aksine güneşin saklanmış olması, havanın soğukluğunu hissettiriyor insanı daha sakin ve düşüncelere iterken, güneşin en tepede olduğu yaz aylarında kişiye enerjiyi doldurup hayata karışması için mesajlar veriyor.
Herkes aynı şeyi mi yaşıyor?
Aslında hem evet hem de hayır. Hepimiz her gün bulutlar gibi farklı şekillere bürünüyoruz. Bir önceki var olduğumuz kişi ile bir sonraki gün var olduğumuz kişi aynı değil. Hatta gün bile değil, saniye hatta salise önceki kişi olamıyoruz. Yani canın salep çektiyse, hemen iç yoksa yarım saat sonra vazgeçmiş olabilirsin. Ya da gelecekte kurduğun hayal gerçekleşmiş ve sen artık o hayali değil de başka hayali istiyor olabilirsin.
İşin özü anı yaşamak mı peki?
An dediğin şey ne? Kalbinin sesi mi yoksa zihnin de oluşturduğun ütopyanın sana yapmak zorundasın baskısı mı? Bu iki kavramı ayırmak ne de zor, kalp ne istiyor, zihnim bana oyun mu oynuyor... Kapat gözlerini ve derin bir nefes al...
Aklına gelen ilk şey ne?
İşte o senin kalbinin sesi...
Gökyüzü de tıpkı böyle, bizim gibi... Gözlerini kapatıp açtığında bulutlar şekil değiştiriyor. O an yüze benzettiğin bulut yığını 5 dakika sonra köpek şekline bürünüyor. Yani zihin de kalp de hep bambaşka şeyler söylüyor.
Akılının çalıştığı bir kalp ve zihin birleşimi düşüncelerin seni yeni bir güne başlatacak. Eğer sen sadece sorgulamaya devam edersen veya istediğim olmadı diye sızlanmaya zihin hiç susmayacak. Susmadığı gibi de kalbinin konuşmasına izin vermeyecek.
Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde gökyüzüne daha çok bakın. Onu anlamaya, hissetmeye çalışın çünkü aslında gökyüzü biziz. Her an değişen, yenilenen ve sürekli dönen bulutlardan çok da farkımız yok. Yarım saat geri saramadığımız gibi ileri de kendi isteğimizle gidemiyoruz.
Dünü yarını boş ver bulunduğun dakikanın keyfini çıkar. Unutma, bugünün işi yarına kalmaz.
Dünden bugüne kendini geliştirmiş, yarının hesabını şimdiden yapmadığın yeni bir yılın olsun. Çünkü sen bunu zaten hak ettin. İçinde bulunduğun durum her ne kadar kötü ise o yarın değişecek ve sen güne yeni bir kendinle başlayacaksın. Önünde kocaman bir yıl var, her şeyi değiştirebileceğin, iyi değerlendir.
N.Ecem Çıklaçekiç
İç Mimar & Reiki Master 3A